Net Sıfır Hedefine Doğru İlerlerken Sera Etkisi ve Sera Gazları Hakkında Bilmeniz Gerekenler

​​​​​​​​​Yağış rejimlerinin değişmesi, kuraklık, seller, orman yangınları ve bunlara bağlı olarak gelişen çevre sorunları son yıllarda gündemimizi daha çok meşgul etmeye başladı. Bilim insanlarının uzun yıllardır uyarmaya çalıştıkları ve bize uzak olduğunu düşündüğümüz “küresel ısınma” ve “iklim krizi” kavramları giderek günlük yaşamlarımızda deneyimlediğimiz gerçeklere dönüşüyor.

İnsanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan birisi olan ikim krizi için ülkeler bir araya geliyor, gezegenimizin geleceği için ortak hareket planları hazırlıyorlar. Bu planlar içinde en göze çarpanlardan bir tanesi hiç şüphesiz “net sıfır” hedefi. Türkiye de Paris Anlaşması’nı onaylamasının ardından 2053 yılı için bu hedefe ulaşacağını ve sera gazı salımını sıfıra indirmek için gereken çalışmaları yapacağını taahhüt etti. Belirlenen bu hedefler; küresel ısınmanın +1,5 derecede sınırlanması ve hem ekolojik sistemler hem de yaşam alanlarımız üzerindeki kalıcı etkinin azaltılması için büyük önem taşıyor. Peki iklim değişikliği dediğimizde karşımıza çıkan “sera etkisi” terimi ne anlama geliyor ve sera gazları atmosferimizin dengesi için neden bu kadar önem taşıyor?

​​​
 
​ ​

Sera Etkisi Nedir?

Gezegenimizin sıcaklığını belirleyen üç temel etken vardır. Birincisi güneşe olan uzaklığımız, ikincisi yer yüzündeki kara ve denizlerin dağılımı, üçüncüsü ise sıcaklığı hapsetmeyi ve yeryüzünün sıcaklığının dengelenmesini sağlayan atmosferimizin yapısı. Atmosfer olmasaydı dünyamızın ortalama sıcaklığı -18 derece olurdu ancak şu anda ortalama 16 derece. İşte bu yaşanabilir ortamı sağlayan ve sera gazları tarafından oluşturulan etkiyi “sera etkisi” olarak adlandırıyoruz.

Sera etkisini oluşturan sistem genel hatlarıyla şu şekilde işliyor: Güneş kısa dalga boylu ışık yayarken dünyamız uzun dalga boylu ışık yayar. Karbondioksit (CO2), metan (CH4), azot protoksit (N2O) gibi üç ya da daha fazla atomlu moleküller uzun dalga boylu ışığı emer ve geçmesine izin vermez. Bu şekilde ısınan moleküller tıpkı cam ya da plastikle kaplı bir sera gibi ısının en az yüzde 50’sini dünyaya gönderir ve ısınmasını sağlar.

 

Sera Gazları Nedir?

Dünyanın atmosferinde ısıyı tutan gazlara sera gazları adı veriliyor. Bu gazlar, insan faaliyetleri ile oranı değişmeyen sera gazları ve insan faaliyetleri ile oranı değişen sera gazları olarak ikiye ayrılıyor. Atmosferdeki oranını doğrudan etkileyemeyeceğimiz tek sera gazı hepimizin bildiği su buharı. Su buharı, su döngüsü ile kendi oranını ayarlıyor. Fazla su buharı yağmur olarak yeryüzüne düşüyor, atmosferdeki su buharı oranı azalınca yeryüzündeki su buharlaşıyor.

İnsan kaynaklı iklim değişikliğine neden olan sera gazlarını ise şöyle sıralayabiliriz: Karbondioksit, metan, diazot monoksit, ozon ve klorofloro karbon (CFC) gazları. CFC gazları hariç bütün gazlar atmosferde doğal olarak bulunuyor.

Dünyada yaşamın sorunsuz devam etmesi için atmosferdeki sera gazlarının dengeli bir oranda olması gerekiyor. Bugün yaşadığımız sorunun temel nedenini ise bu gazların oranının gerekenin çok üzerinde olması oluşturuyor.

 

Sera Gazları ve Küresel Isınma Arasındaki İlişki

Geçtiğimiz yüzyılda dünyanın sıcaklığı 1 santigrat derece yükseldi. Bu kulağa pek fazla gelmeyebilir. Ancak bu ısınmanın çok büyük bir kısmının son 30 yılda gerçekleşmesi sürecin ne kadar hızlı ilerlediğinin bir göstergesi. Atmosfere saldığımız gazlar nedeniyle sera etkisi giderek artıyor. Genel olarak “küresel ısınma” olarak adlandırdığımız problem aslında dünyanın farklı noktalarında farklı etkilere neden olan küresel bir iklim değişikliği.

Bu noktada iki önemli sera gazının atmosferdeki artış oranlarına ve bunların nedenlerine bakmak gerekiyor.

Karbondioksit:

Doğal süreç içinde okyanuslar, toprak, bitkiler ve hayvanlar arasındaki döngü içinde oluşan karbondioksit gazının atmosferdeki oranı, 1880 yılında yaklaşık 291 ppm iken 2021 yılında yüzde 44 artarak 418 ppm'e ulaştı. Karbondioksit küresel ısınmanın yüzde 63’ünden ve son beş yılda ise yüzde 91’inden sorumlu. Atmosferde karbondioksit oranının bu denli artmasının nedeni ise gaz, kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar. Orman alanlarının azalması da atmosferde daha fazla karbondioksit birikmesi anlamına geliyor.

Metan:

Bataklıklar ve hava olmadan ayrışan her şey doğal olarak metan üretir. Ancak küresel ısınmanın yüzde19'undan sorumlu olan bu gaz; çürüyen çöp, atık sular, endüstriyel hayvancılık ve tarım nedeniyle şu anda atmosferde olması gereken seviyenin çok üzerinde.

Küresel ısınmanın bir felaket haline dönüşmesini engellemenin tek yolu üretim ve yaşam modellerimizi değiştirmek. Bu nedenle +1,5 derece hedefi büyük önem taşıyor. Artık öyle bir noktadayız ki ne yaparsak yapalım 2030 yılında dünyanın sıcaklığı 1,5 derece artmış olacak. Bu da daha çok ani su baskınları, kasırgalar, öldürücü sıcak dalgaları göreceğimiz anlamına geliyor.

Atmosferdeki karbondioksit miktarını geri almamıza olanak olmadığı için ancak alacağımız tedbirlerle daha çok artmasının önüne geçebiliriz. Bunu başarmak için atmosfere saldığımız sera gazlarını öncelikle 2010 yılındaki seviyenin yarısına düşürmemiz, ardından 2050 yılına kadar da sıfıra indirmemiz gerekiyor. Özellikle emisyon salımları çok yüksek olan yani en çok sera gazı üreten gelişmiş ülkelerin büyük adımlar atması bekleniyor.

 

Sera Etkisinin Sonuçları

Küresel ısınmanın etkisi önümüzdeki yıllarda artacak. Eğer gereken önlemler alınmazsa içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışının +3 dereceyi bulması bekleniyor. Ancak değişimin derecesi dünyadaki ulusların sera emisyonlarını ne kadar hızlı azalttığına bağlı olarak büyük ölçüde değişecek.

Böyle bir artış yaşanması durumunda öncelikle buzullar eriyecek, halihazırda yükselmekte olan deniz seviyeleri daha da yükselecek, pek çok kent ve kıyı bölgelerindeki tarım alanları sular altında kalacak ve iklim göçlerine tanık olacağız. Bozulan iklim dengesi beraberinde ekstrem hava olaylarını da getirecek. Hem kuraklık ve çölleşme hem orman yangınları hem de kasırgalar ve sellerle mücadele etmek zorunda kalacağız. Mercan resifleri gibi gezegenimiz için büyük önem taşıyan ekosistemler yok olacak. Bozulan iklim dengesi, bitki ve hayvan popülasyonunda azalmaya neden olacak. Yaşanan bütün değişimlerin insan sağlığına, yaşam koşullarımıza ve ekonomilere vereceği zararları tahmin etmek ise hiç zor değil.

 

Karbon Ayak İzimizi Azaltmak İçin İpuçları

Küresel iklim krizi ve sera gazları ile ilgili alınması gereken önlemler bizim gücümüzün çok üzerinde gibi gelebilir. Oysa bireysel olarak bizlerin de yapabileceği pek çok şey var. Öncelikle sorunun farkında olmak, çözüm için gereken politikaların oluşturulmasını talep etmek ve takip etmek vatandaş olarak hepimizin görevi. Günlük yaşamlarımızda yapacağımız bazı değişikliklerle karbon ayak izimizi azaltmak ve çevremizdeki herkesi de benzer uygulamalara davet etmek de çözüme giden yolda atabileceğimiz adımlardan bir tanesi.

Bir bireyin, bir ülkenin veya bir kuruluşun sürdürdüğü faaliyetler sonucu atmosfere saldığı sera gazlarının karbondioksit cinsinden karşılığı “karbon ayak izi” olarak adlandırılır. Karbon ayak izinizi azaltmak için yapabilecekleriniz nerede yaşadığınıza, sahip olduğunuz kaynaklara ve ne kadar zaman ayırabileceğinize göre değişebilir. Ancak küresel ısınma hakkında bir şeyler yapmak istiyorsanız basit değişikliklerin de büyük etkisi olabilir. İşte hemen uygulayabileceğiniz bazı basit çözümler:

Beslenme

  • Yöresel ve mevsimlik ürünler tüketin.
  • Et tüketimini, özellikle sığır eti tüketimini sınırlayın.
  • Yeniden kullanılabilir alışveriş poşetlerini tercih edin.
  • İsrafı önlemek için yalnızca ihtiyacınız olanı aldığınızdan emin olun.
  • Pet şişe ile su almak yerine bir su şişesi edinin.

Giyim

  • Kıyafetlerinize iyi bakın.
  • Değiştirmeyi, ödünç almayı, kiralamayı veya ikinci el satın almayı deneyin.
  • Sorumlu bir şekilde üretilmiş, doğal giysiler satın alın.

Ulaşım

  • Bisiklete binin veya toplu taşıma kullanın.
  • Arabanızı ne zaman ve nasıl sürdüğünüz konusunda bilinçli davranın.
  • Mümkün olduğunca uçak yolculuklarından kaçının.
  • Hibrit ya da elektrikli arabalara şans verin.

Enerji ve Atık

  • Isıtmayı bir derece kısmayı deneyin.
  • LED ampul kullanın.
  • Kısa duşlar alın.
  • Dişlerinizi fırçalarken veya bulaşıkları temizlerken suyu kapatın.
  • Elektronik cihazınızın fişini çekin ve pil doluyken telefonunuzu şarjda bırakmayın.
  • Gereksiz verileri bulutta saklamayın.
  • “A” etiketli (AB Enerji Etiketi) enerji verimli ürünleri tercih edin.
  • Atıklarınızı sınırlayın ve geri dönüştürün.
 

İlginizi Çekebilir