İnsanlığın 10.000 yıllık uygarlık tarihini adım adım önümüze seren Anadolu toprakları her köşesinde sizi adeta zamanda yolculuğa çıkaracak yüzlerce tarihi esere ev sahipliği yapıyor.
Geçmişimizin izlerini sürdüğümüz, farklı kültürleri ve uygarlıkları biraz olsun tanımamızı sağlayan, insanlık olarak çağlar boyunca kat ettiğimiz yolların izinden gittiğimiz bu kültür yolculukları bize algıladığımızdan çok daha büyük bir bütünün parçası olduğumuzu hissettiriyor.
Tarihi yeniden yazan Göbeklitepe’den Anadolu uygarlıklarına, Roma döneminden Selçuklulara ve görkemli Osmanlı İmparatorluğu’na uzanan geçmişiyle bu müthiş coğrafyanın mutlaka görmeniz gereken 10 tarihi yerini sizin için derledik.
Tarihi Yarımada, İstanbul
Hem Bizans hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim merkezi olan ve tarihi yapıların pek çoğunun günümüze geldiği Tarihi Yarımada sadece kendi içinde ziyaret etmeniz gereken sayısız mekâna sahip. Bizans’tan Osmanlı İmparatorluğu’na uzanan 3000 yıllık tarihin en önemli olaylarının gerçekleştiği bu bölgede; yaklaşık 1400 yaşındaki muhteşem Ayasofya, 1617 yılında inşa edilen ve mavi çinileriyle dünyayı kendine hayran bırakan Sultanahmet Camii, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün simgesi Topkapı Sarayı, suyun içinden yükselen sütunlarıyla baş döndüren Yerebatan Sarnıcı mutlaka gezmeniz gereken tarihi yerler.
UNESCO Dünya Mirası koleksiyonunun bir parçası olan Sultanahmet Meydanı’nda attığınız her adım sizi binlerce yıl geriye götürecek sürprizler barındırıyor. MS 390 yılında Roma imparatoru I. Theodosius tarafından Mısır'dan getirilen Dikilitaş, şehri böceklerden ve sürüngenlerden koruduğuna inanılan Yılanlı Sütun, antik Roma yollarının başlangıç noktası Milyon Taşı yolunuzun üzerinde birdenbire karşınıza çıkıyor.
Bu bölgede yapacağınız tarih turuna Arkeoloji Müzesi ve İbrahim Paşa Sarayı’nda bulunan Türk-İslam Eserleri Müzesi’ni de ekleyebilir, sonrasında kendinizi Kapalıçarşı’nın cıvıl cıvıl sokaklarına bırakabilirsiniz.
Göbeklitepe, Şanlıurfa
Henüz çok sınırlı bir bölgesi ortaya çıkarılan Göbeklitepe, bu haliyle bile bildiğimiz dünya tarihinin taşlarını yerinden oynattı. Peki Göbeklitepe neden bu kadar önemli? Arkeologların 12 bin yıl öncesine tarihledikleri Göbeklitepe, insanların yerleşik düzene geçmediği, avcı toplayıcı oldukları dönemlerde de yapılar inşa ettiğini gösteriyor. Dinsel bir toplanma merkezi olduğu düşünülen alan, dinsel inanışın yerleşik yaşama geçişte etkili olduğunu göstermesi açısından da önem taşıyor, Göbeklitepe’nin keşfine kadar bilinen en eski yapılardan olan Stonehedge’in ise MÖ 3000 ve MÖ 2000 yılları arasında inşa edildiği düşünülüyor. MÖ 8000 yıllarında terk edilen yerleşim alanının üzerinin neden insan eliyle kapatıldığı ise hâlâ sırrını koruyor. 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren bu anıtsal yapı Şanlıurfa’nın 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunuyor.
Göbeklitepe gezinizi Şanlıurfa-Harran-Halfeti’yi kapsayan bir gezi programına dahil edebilir, peygamberler şehri olarak bilinen Urfa’nın zenginliklerini keşfedebilir; Balıklıgöl, Hz. İbrahim Mağarası gibi çok özel mekanları gezebilirsiniz. Konaklama için Fırat Nehri’nin kıyısındaki Halfeti’de butik otel olarak hizmet veren muhteşem konakları da tercih edebilirsiniz.
Efes Antik Kenti ve Çevresi, İzmir/Selçuk
Efes Antik Kenti’nin taş yollarında yürürken, heykellerine, sütunlarına dokunurken geçmişle geleceği birleştirmiş, bu topraklarda yaşamış bütün insanları selamlamış gibi hissediyorsunuz.
Varoluşunun izleri 8 bin yıl öncesinde, neolitik çağa kadar uzanan, bereketli topraklarıyla yaşamı beslemeye devam eden, MÖ 300 yıllarından itibaren en görkemli yıllarını yaşamaya başlayan bu önemli liman kenti, bugün tüm dünyanın mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler listesinde yer alıyor.
Liman Caddesi, Antik Tiyatro, ikonik görüntüsü ile Celsus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı Efes Örenyeri’nde görebileceğiniz eserlerden sadece bir kaçı. O dönemin zenginlerinin nasıl yaşadığını görmek için özel korumaya alınmış Yamaç Evler bölümünü de mutlaka gezmelisiniz. Alttan ısıtma sistemleri, mozaiklerle süslü avluları ile bu evler çok ilginizi çekecek.
Efes sadece ören yerinde bulunan kalıntılardan oluşmuyor. Selçuk’un neredeyse tamamına yayılan ve zaman ayırmanızı önerebileceğimiz çok sayıda yer var. Hz. Meryem’in Aziz John ile birlikte son yıllarını geçirdiği düşünülen Meryem Ana Evi, Katolikler tarafından kutsal sayılıyor ve ziyaret ediliyor. Meryem Ana Evi Selçuk’a 7 km uzaklıkla Bülbül Dağı’nda bulunuyor.
Hz. İsa’nın 12 havarisinden birisi olan ve St. Jean’ın (Vaftizci Yahya) mezarının bulunduğu ve erken Hristiyanlık döneminin en önemli yapılarından olan St. Jean Bazilikası da mutlaka gezi programınızda yer almalı.
Tarih ve kültürle iç içe geçmiş bir gezi programını Şirince’nin film setini andıran muhteşem atmosferinde dinlenerek tamamlayabilirsiniz. Kafeleri, restoranları ve pek çoğu konaklama hizmeti sunan tarihi konakları ve taş evleriyle Şirince, gezinize farklı bir renk katacak. Başrolünü Brad Pitt’in oynadığı ünlü Truva filminde kullanılan takıları tasarlayan Demetrius of Ephesus Gümüş ve Takı Evi de Şirince’de bulunuyor. Tasarım takılara meraklıysanız uğramanızı öneririz.
İshak Paşa Sarayı, Ağrı
Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde ovaya hakim yüksek bir tepede kartal yuvası gibi konuşlanmış olan İshak Paşa Sarayı, yaklaşık 100 yıl süren bir inşaat sürecinin ardından 1784 yılında tamamlanmış. 7600 metrekarelik bir alanı kaplayan saray, Osmanlı ve Selçuklu mimarisini yansıtan yapılar topluluğundan oluşuyor ve Topkapı Sarayı’ndan sonra yapılmış sarayların en ihtişamlısı olarak kabul ediliyor.
Sarayda harem, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, cami, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik gibi bölümleri görebilirsiniz. Sarayın günümüze en sağlam haliyle ulaşan bölümü ise camisi. İki farklı renkte taşla örülmüş olan zarif minarenin ilginizi çekeceğinden eminiz.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülecek tarihi yerlerin başında gelen İshak Paşa Sarayı gezinizi bölgeye yapacağınız özel bir tur programına ya da GAP gezinizi uzatarak dahil edebilirsiniz.
Ani Harabeleri, Kars
Doğu Anadolu’ya kadar uzanmışken Ani Harabeleri’ni görmeden ayrılmak olmaz. Kars’ta bulunan bu antik kent, bölgenin ve Türkiye’nin en önemli kültür varlıkları arasında bulunuyor. Türkiye-Ermenistan sınırında ve tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Ani Arkeolojik Alanı, 2016 yılında UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne alındı. Yüzlerce yıl boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan Ani, Türklerin Anadolu’ya girdikten sonra ilk fethettikleri yerlerden birisi. Anadolu topraklarında inşa edilmiş ilk cami olan Menûçehr Camisi de Ani Arkeolojik Alanı’nda bulunuyor.
Geniş bir alana yayılmış olan Ani Arkeolojik Alanı’nı, gezme sürenize göre uzun ve kısa iki yürüyüş rotasını takip ederek keşfedebilirsiniz. Muhteşem bir doğanın içinde yer alan bu kadim yerleşim alanını gezmek için kış ve yaz aylarını öneriyoruz. Kışın soğuk olmasına rağmen, kar altında muhteşem fotoğraflar çekmenize olanak sağlıyor. Üstelik bölgenin çok yakınında olan Çıldır Gölü’ne de uğrayabilir, donmuş göl yüzeyinde kızak gezisi de yapabilirsiniz. Yaz ayları ise Kars’ın yemyeşil doğası içinde bunalmadan bir gezi programı yapmanıza olanak sağlıyor.
Kars’a kadar gelmişken bu muhteşem şehrin güzelliklerini yaşamayı sakın ihmal etmeyin. Kış aylarında ünlü Doğu Ekspresi ile bölgeye gelebilir, Sarıkamış’ın muhteşem pistlerinde kayak yapabilirsiniz. Kent merkezinde Ortakapı, Yusufpaşa ve Cumhuriyet Mahallelerinde yoğun olarak görebileceğiniz ve Baltık mimarisinin izlerini taşıyan binalar arasında keşif yolculuğuna çıkabilirsiniz. Gurme tatlara ve özellikle peynire meraklıysanız Kars Gravyer peynirinin üretildiği Boğatepe köyünde harika bir kahvaltı yapabilirsiniz. Son yılların popüler turizm destinasyonlarından olması nedeniyle şehirde konaklayabileceğiniz pek çok tesis bulunuyor. Eşsiz bir konaklama deneyimi için eski bir Rus binasından restore edilen ve Türkiye’nin en iyi butik otelleri arasına giren Kar’s Otel’i öneririz.
Selimiye Camii, Edirne
Türkiye’nin mutlaka görülmesi gereken tarihi eserlerini listelerken Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” olarak tanımladığı muhteşem Selimiye Camisi’nden bahsetmemek mümkün değil. Uzun yıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan Edirne’nin her yerinden ihtişamını görebileceğiniz Selimiye Camii’nin inşaatı yedi yıl sürmüş ve 1575 yılında tamamlanmış. Caminin her birinde üç şerefe bulunan zarif ama görkemli minarelerinin uzunluğu 85 metreyi, ihtişamlı kubbesinin çapı ise 31metreyi buluyor. 101 farklı lale deseninin kullanıldığı iç süslemeleri ise dönemin çini sanatının merkezi olan İznik’te üretilmiş. Bu muhteşem güzellikteki eserin hem içinde hem de avlusunda geçireceğiniz saatlerin farkına bile varmayacaksınız.
Edirne’de geçireceğiniz bir güne mutlaka Meriç Köprüsü üzerinden geçerek gideceğiniz Karaağaç Mahallesi’ni de eklemelisiniz. Kendine has mimarisi, arnavut kaldırımlı sokakları, birbirinden güzel kafeleri ve restoranları ile Karaağaç sizi bambaşka bir dünyaya götürecek.
Nemrut Dağı Heykelleri, Adıyaman
Nemrut Dağı Ören Yeri, Malatya Pütürge’nin Büyüköz Köyü ile Adıyaman’ın Kâhta İlçesi sınırları içinde bulunuyor. Dolayısıyla bölgeye dilerseniz Malatya’dan dilerseniz Adıyaman’dan ulaşabilirsiniz. Tanrıların ve kralların dev heykellerini barındıran ve UNESCO'nun dünya mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı aslında MÖ 34 yılında ölen Komagene Kralı 1. Antiochus’un mezar alanı. Kralın, tanrılara minnettarlığını göstermek için yaptırdığı bu dev heykeller iki gruptan oluşuyor. Bir grup heykel güneşin doğuş yönünde, diğer grup ise batış yönünde bulunuyor. Bu nedenle Nemrut ziyaretleri genellikle gün doğumunu karşılayacak ya da gün batımını izleyecek şekilde planlanıyor. Doğu ve batı teraslarında Kral Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri de bulunuyor. Batı terasında eşsiz aslanlı horoskopu da görebilirsiniz. Heykellerin bulunduğu alana ulaşmak için bir süre yürümeniz gerekeceği için rahat ayakkabılar giymeye ve sizi serin havadan koruyacak giysiler almayı ihmal etmeyin. Bir de gün doğumlarının ve gün batımlarının keyfini çıkaracağınız bu mistik atmosferde, size eşlik etmesi için bir kahve termosu taşıyabilirsiniz.
Afrodisias, Aydın
Adını aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten alan Afrodisias Aydın’ın Karacasu ilçesinde bulunuyor. En önemli özelliği yapılarının pek çoğunun günümüze korunmuş halleriyle ulaşması. Bu nedenle güzeller güzeli Afrodit Tapınağı’nı, neredeyse bütünlüğünü koruyan 30 bin kişilik stadyumu ve antik tiyatrosunu gezerken kendinizi o dönemde hayal edebiliyorsunuz.
Antik çağın önde gelen mimarlık, sanat, heykeltıraşlık merkezlerinden birisi olan ve dönemin en büyük heykel okullarından birine de ev sahipliği yapan Afrodisias’ın her köşesinde gelişmiş bir estetik anlayışın hakim olduğunu görebilirsiniz. Afrodisias ziyaretinizi bahar aylarına getirmenizi öneririz. Ilık bahar günlerinde yeşillikler içinde keyifli bir yürüyüşle, hamam, büyük havuzlu agora, Afrodit için yapılan tapınak, stadyum, tiyatro, tiyatro hamamı, odeon, piskopos sarayı ve felsefe okulunu gezebilirsiniz.
Çatalhöyük, Konya
2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Çatalhöyük yaklaşık 9400 yıllık geçmişi ile Neolitik Dönem’e ait en eski yerleşim birimi. Konya şehir merkezinden yaklaşık 40 dakikalık bir yolculukla ulaşabileceğiniz bu alan, insanlık tarihine ışık tutan çok sayıda özgün buluntuyu barındırıyor. Çatalhöyük’ün en dikkat çeken yanı şüphesiz mimarisi. Yaklaşık 8000 kişinin yaşadığı bu yaşam merkezi, sokakları olmayan, birbirine bitişik evlerden oluşuyor ve evlere çatılardan giriliyor. Kerpiç, ağaç ve kamışlardan yapılan evlerin sıvalı duvarlarında birçok resim panosu bulunuyor. Bu panolarda figüratif desenlerin yanı sıra hayvanlar, dans ve av sahneleri de resmedilmiş.
Çok etkileneceğinizi düşündüğümüz Çatalhöyük programınızı keyifli bir Konya seyahatinin parçası haline getirebilirsiniz. Konya ise şık ve farklı bir tatil arayışında olanlar için pek çok alternatif sunuyor. Gezinizi Nisan ayına denk getirebilirseniz çiçek açmış lale tarlalarına doğru uzanabilir, şahane fotoğraflar çekebilirsiniz. Asya Lale Tarlası ve Atlas Lale Tarlası ziyaret etmeniz gereken mekânlar. Tropikal Kelebek Bahçesi ve Kyoto Japon Bahçesi dünyanın farklı bir noktasında olduğunuzu düşüneceğiniz ve görmeniz gereken tematik parklar. Tatilinizi 17 Aralık haftasına denk getirirseniz Şeb-i Arus törenlerine katılabilir ve şehir turunuzu Mevlana’nın izlerini sürebileceğiniz mistik bir tura çevirebilirsiniz.
Sümela Manastırı, Trabzon
Trabzon’dan Maçka’ya ulaştıktan sonra eşsiz manzaralar eşliğinde takip edeceğiniz yönlendirme tabelaları sizi Altındere Vadisi’nden 300 metre yükseklikte bulunan muhteşem Sümela Manastırı’na ulaştırıyor. Yalçın kayalar arasında inşa edilen yapının ihtişamına ve nefes kesen manzaraya aynı anda hayranlık duyuyorsunuz.
Manastır Bizans İmparatoru I.Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş. 6'ıncı yüzyılda İmparator Justinianus’un isteği ile onarılarak genişletilmiş. Şimdiki durumuna 13'üncü yüzyılda ulaştığı biliniyor. Manastır, ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmadan oluşuyor. Restorasyon süreci yeni tamamlanan Sümela Manastırı’nın her bölümü artık ziyarete açık.
Türkiye’nin Güzelliklerini Âlâ Bankacılık Ayrıcalıklarıyla Keşfedin!
Türkiye’nin her köşesi keşfetmenizi bekleyen sayısız güzelliklerle dolu. Size özel Âlâ Bankacılık kampanyaları ise yaşayacağınız güzellikleri daha da ayrıcalıklı hale getirecek fırsatlar sunuyor.
Gezi planlarınızı daha yolculuğunuzun başından itibaren daha da konforlu hale getirmek için uçuşlarınızda
İGA Fast Track,
İGA Buggy,
TAV Lounge hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilir , yine ücretsiz VIP Transfer hizmetiyle hem havaalanına bırakılmayı hem de havaalanından alınmayı talep edebilirsiniz.
Doğanın kucağına yapacağınız yolculuklarda sizin için en uygun arabayı Âlâ Kartınızı kullanarak Ağustos ayı sonuna kadar
Garenta’dan %40 indirimle kiralayabilirsiniz.
Tüm
seyahat ve konaklama harcamalarınızda %10 bonus kazanma fırsatından yararlanabilirsiniz.
